Latest Movie :

BULUNDUĞUMUZ YOL

Orijinal film adı: The Way We Were

 IMDB: 7,1 / 10

 Tür: Dram, Romantik

 Süre: 1 sa. 58 dk.

 Renk: Renkli

 Yapım yılı: 1973

 Ülke: ABD

 Yönetmen: Sydney Pollack

 Oyuncular:Barbra Streisand, Robert Redford, Bradford Dillman
 
 
 
Favori diyalog (Quote of the film):

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
Selamlar!
Of ya biliyorum bütün filmlere güzel diyorum ama bu bir başka arkadaşlar.  İnanın başka… Oyuncuların gözlerinden adeta aşk fışkırıyor.  Filmin içerisinde kaybolmamanız ve duygulanmamanız mümkün değil.  Barbara Streisand ve Robert Redford’un kimyası nefes kesici.  Belki de gelmiş geçmiş en gerçekçi ve uyumlu ekran çifti… Film kesinlikle klasik bir Amerikan “love story”si değil, gerçekçi bir aşk hikâyesi.  İki zıt kutubun müthiş bir derinlikle birbirine bağlanması, tüm zorluklara göğüs germesi… Yapılan tüm hatalarda inanın iki tarafa da kızamayacaksınız.  O zaman gerçekten özel bir film seyrettiğinizin farkına varacaksınız.
Film romantik evet ama öyle iç bayıcı türde değil.  Eğlenceli, dinamik ve akıcı. Yani hanımlar gönül rahatlığıyla sevgilinizle ve eşinizle seyredebileceğiniz bir film.  Onları sıkmaz merak etmeyinJ  Özellikle oyuncuların abartısız ama derin performansları hikayeyi oldukça gerçekçi kılıyor.  Her iki karakterin de etkileyici bir şekilde güçlü ve zayıf olabildiklerine şahit oluyorsunuz. 
Bir kere inanılmaz bir soundtrack’e sahip.  Marvin Hamlisch’ten “The Way We Were” Şarkının sözleri adeta filmin özeti… Marvin Hamlisch bu eseriyle Oscar almıştır.  Çok az filmde bu kadar başarılı bir film ve soundtrack bütünleşmesi bulabilirsiniz… Ve ilginç tarafı da soundtrack’i filmin sonunda en etkileyici ve ikonik olmuş sahnede dinleyeceksiniz ve kapanışı dinleyerek yapacaksınız.  İşte o esnada ağlamak garantili diyorum hanımlar :)
Ve iddia ediyorum bu filmi sevmeyecek bir kişi dahi çıkacağına inanmıyorum (İnanmak da istemiyorum!)
Konuya gelirsek:
Konu:
Hikâye 2.dünya savaşı döneminde başlar.  Katie Moroski ve Hubbell Gardner aynı üniversiteye gitmektedir.  Katie Yahudi ve aşırı solcu bir aktivistir.  İdealleri vardır ve bu yolda inandığı değerleri sonuna kadar savunmaktan çekinmez.  Kolej parasını 3 farklı işte çalışarak ödemektedir.  Hubbell ise üniversitenin yakışıklı ve popüler çocuğudur yani “altın çocuktur”.  Çok yakışıklıdır, sportiftir.  Güzel bir sevgilisi ve iyi bir sosyal çevresi vardır.  Hubbell, Katie’nin inançları uğruna kampüsteki azmi karşısında tepkisiz kalamaz ve onu fark eder.  İkili kısa zamanda zıt kutuplu olmanın da etkisiyle birbirlerinden kaçamaz ve birlikte olmaya başlar.  Katie kariyerine politika alanında devam ettirirken; Hubbell ise yazar olur.  Peki, 1930’lardan 1950’lere uzanan dönemde bu kadar birbirine zıt iki güzel insan Kate ve Hubbell mutlu olmayı başarabilecek midir? İnanın film boyunca sadece bunun gerçekleşmesini dileyeceksiniz :)
 
Bilgi ve yorumlar (SPOILER ALERT – Filmi izledikten sonra okumanızı öneririm!)

Film çok dinamik başlar.  Filmin aslında soundtrack ile başlamasına karar verilmiştir.  Fakat ünlü yönetmen Sydney Pollack, Barbra’nın izleyici karşına şarkıcı kimliği ile değil oyuncu kimliği ile çıkmasını uygun görür.  Dolayısıyla açılış Barbra’nın New York sokaklarında koşturması ile başlarJ
Film New York ve Los Angeles’ta çekilmiştir.  O dönem büyük hayran kitlesine sahip olan Barbra Streisand ve Robert Redford’un fanlarını New York sokaklarından temizlemek oldukça güç olmuş, çekimleri de zorlaştırmıştır. Barbra’nın da Robert Redford’un da karakterlerinin gelişim ve anlatımlarını eğlenceli ve akıcı bir biçimde alırsınız film boyunca.  Katie aşırı solcu olmasına rağmen çok sempatik bir biçimde tasvir edilir.  Bu da Barbara Streisand’ın ışığından da kaynaklanır.  Hollywood’da bu tarz solcu aktivistlerin sempatik bir biçimde tasvirinin nadir olduğunu okudum bu arada. 
Katie ve Hubbell birbirlerini üniversitede fark ederler.  Hubbell’ın Katie’ye yaklaşması ve iletişimi çok sempatik ve kibardır.  Hatta Katie’ye mücadelesinde zaman zaman cesaret de verir.  Hayatı son derece ciddiye alan Katie, aslında Hubbell’ın klasik bir “altın çocuk” olmadığını ve içinde çok derin bir karaktere sahip olduğunu anlamaya başlar.  Katie Hubbell’a âşık olur.  Hubbell ise Katie’nin ona anaç yaklaşımından ve derin ilgisinden çok etkilenir ve o da kısa zamanda Katie’ye derin bir aşkla bağlanır.

Katie Hubbell’a bakar (yemek yapar, giydirir ve kalacak yer sağlar), ona destek olur ve sevgisini göstermekten asla kaçınmaz.  Çift evlenir, çocukları da olur.  Ama iniş ve çıkışlardan kurtulamaz.  Katie her zaman ilişkileri için mücadele eder. Ama Hubbell baştan beri durumlarının farkındadır aslında ve sonlarını görür.  Politik açıdan zor dönemlerden de geçerler: İspanya sivil savaşı, 2.dünya savaşı ve komünistlerin sorguya alındıkları zorlu dönemler…Katie bir kadın olarak aslında şu kafa yapısındadır: “Farklıysak ne olmuş?  Hubbell’ın Hollywood filmleri için senaryo yazması yerine ciddi bir yazar olmasını istiyorsa ne olurmuş?  Onun politik çalışmaları ve bildirimleri Hubbell’ı utandırıyor ve onun kariyerini de etkiliyorsa ne olurmuş? Aşk her şeyin üstesinden gelmez mi? İşte size ilginç bir bilgi: Robert Redford ve Barbara Streisand gerçekten de çok farklı iki kişiliktir.  Hatta öyle ki role görme tarzları bile o kadar farklıdır ki yönetmen Sdyney Pollack kendini aralarında bir “jokey” olarak hissettiğini söyler.  Barbara rolü benimsemek için diyalogları derin bir şekilde analiz eder ve yaşarken (Pollack çekilecek her sahne öncesinde Barbra’nın her gece onu arayarak her satırın üzerinden en az 1 saat konuştuklarını söyler), Redford ise karaktere spontane olarak anlık girmeyi tercih eder.  İkili bu farklılıklarını yine de film boyunca bir avantaja dönüştürmeyi başarır.  Bu da birbirlerine olan derin saygılarından ve birlikte çok keyifli vakit geçirebilmelerinden ileri gelir. 

Hubbell ile Katie başta birer yabancı iken; arkadaş, dost, sevgili ve eş olurlar. Bu aslında çoğu ilişkide olmayan bir durumdur.  Bunun kıymetini bilseler de yine de zıtlıklar çok belirgindir.  Çift aşklarına uğruna çok uğraş verir ama buna gerçekten de değerdir.

Film boyunca, Katie’nin Hubbell’ın saçını kibar bir tavırla yana ittirmesini fark etmişsinizdir.  Bu hareketi birlikte oldukları tüm dönemlerde de devam eder.  Kendini Hubbell’ın saçına dokunmaktan alıkoyamaz. 




Ve geliyoruz filmin sonuna.  Aradan yıllar geçer.  İkisi de farklı kişilerle evlenmiş ve farklı hayatlar yaşamaktadır.  Bu sahnede Katie’nin fönlü saçlardan eskisi gibi kıvırcık saça dönmesi de ikoniktir.  Hatta Hubbell bu konuda espri de yapar.  Aslında istedikleri gibi yaşamaktadır ama istedikleri kişilerle mi?
İşte bu sorunun yanıtı sinema tarihine de geçmiş ikonik son sahnededir:
 
Katie yine alışılagelmiş şeklinde Hubbell’ın saçına atar ve “Hubbell kızın çok güzel” der. 
Tam bu saniye ünlü “the way we were” şarkısını duymaya başlarız.  Aslında planlanan ve çekilen akışta şarkı burada girmez.  Hamlisch bu sahneye o kadar inanır ve ısrar eder ki sahne yeniden çekilir ve 15.000 dolarlık maliyeti de kendi öder.  Sonuç gerçekten de inanılmazdır…
İkilinin gözlerinden yine aşk fışkırıyordurL Katie bir adım atarak onu eşiyle içki içmeye davet eder ama Hubbell “yapamam” der, Katie de biliyorum” der.  Birbirlerine sarılırlar
İkisi de birbirine “görüşürüz” der ve film biter…
Belirmeden geçemeyeceğim son sahne birçok filme ve diziye de ilham olmuştur J
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 





 
 
 

 
 


 
 



 



 

 



 



 

 
 
 
 
 
 
 
 
 



Share this article :

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Film İzle - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger