Latest Movie :

ÖLÜM TUZAĞI (DEATHTRAP)

Orijinal film adı: Deathtrap

IMDB: 7,0 / 10

Tür: Komedi, Cinayet, Gizem

Süre: 1 sa. 56 dk.

Renk: Renkli

Yapım yılı: 1982

Ülke: ABD

Yönetmen: Sidney Lumet 

Oyuncular: Michael Caine, Christopher Reeve, Dyan Cannon, Irene Worth, Henry Jones




Favori diyalog (Quote of the film):





"A gifted director couldn't even hurt it."
Selamlar!
Bu film çekildiğinde yakışıklı Christopher Reeve kariyerinin doruğundadır.  Superman I(1978) ve Superman II (1980)’de yer almış ve genç kızların kalplerini fethetmiştir.  Reeve bu rolü süper kahraman statüsünden kurtulmak, aldığı aktörlük eğitimini bu film ile sonuna kadar kullanmak istediği için kabul ettiğini ifade etmiştir. 


Film çekildiği dönemde birisi daha ününün doruklarındadır: Rubik’s Cube! (Rupik Küpü) Öyle ünlüdür ki filmin afişinde yer verilir. Küpün içine yerleştirilen karakterlerle aslında anlatılmak istenen yaşanacak bilmece gibi olaylar zinciridir.  Komik bir bilgi daha vermek isterim ki, o dönemin sevgili pazarlamacı arkadaşları da filmin tanıtımı için dev bir Rubik küp yaptırmıştır😊

Ünlü İngiliz aktör Michael Caine “Sidney Bruhl” rolünü kendi fikrince “deli” bulduğu için zevkle kabul ettiğini ifade etmiştir.  Kendisi ilginç rollerin insanıdır.  Yönetmen Sidney Lumet ile ilk filmidir Caine’in ama kendisinden aldığı ilk teklif değildir.  1965 yapımı Sean Connery’nin başrolde olduğu “The Hill (Tepe)” filmi için teklif almış fakat bu teklifi kariyerinde sıçrama yaratacak film olan “Alfie” için reddetmiştir.  Fakat bu Lumet ile aralarındaki dostluğu zedelememiştir.  Yine de Caine kendisine Lumet’ten bu rol için teklif geldiğinde ihya olduğunu da belirtmişir😊  2004 yılında yeniden çekilen Alfie filmi aynı zamanda Jude Law’ı da parlatan filmdir.

Alfie (1966)

Alfie (2004)
Film inanılmaz sürükleyici ve olay örgüsü süprizlerle dolu.  Aslında tür olarak gerilim yüklü kara komedi bile diyebiliriz.  Filme özellikle espri katan da Bruhl’un eşi Myra ve komşuları medyum Bayan Helga diyebiliriz. 

Film Ira Levin’in tiyatro oyunundan uyarlanmıştır.  Kendisi bu oyunuyla Edgar ödülü sahibi olmuştur.  1978 yılında Music Box Tiyatrosunda sahne alan oyun; 1982’de Biltmore Tiyatrosuna geçmiş; ve toplamda 793 kere sahnelenmiştir.  Ve Broadway tarihinde perde alan en uzun soluklu oyun olmuştur.  

Ira Levin
Filmdeki tiyatro sahnesi Music Box sahnesidir ve oyun da o dönem bu tiyatroda hala devam etmekte ve tiyatro sahnesi orijinal haliyle filmde yer almıştır. Warner Bros tarafından hakları satın alınan oyun, aslında tiyatro oyununu sonlandırıp filme geçiş yapmak üzere planlanmışır.  Fakat tiyatro oyununa ilgi o kadar fazla olmuştur ki oyun film çekimine rağmen devam etmiştir.  Tarihte bu gibi; hem oyunu hem de filmi aynı anda büyük başarı kazanmış bir hikaye çok çok azdır.  Oyun aynı zamanda müzikal olmamasına rağmen (o dönemde müzikallere film stüdyoları tarafından ilgi büyüktür) o dönem satın alınan en pahalı oyun olmuştur (1 milyon Dolar)  “Daily Variety” haberine göre ise Christopher Reeve bu filmde rol almak için o sırada sahnesinde yer aldığı yine bir Broadway oyunu olan“July (Temmuz)”dan ayrılmıştır. Reeve, bu filminden sonra bir başka tiyatro uyarlamasında daha rol alacaktır: “Somewhere in Time (1980)”.  Çok ilginç ve ayrıntı bir bilgi de vermem gerekirse, film adaptasyonu için yatırımcılardan biri olan Claus von Bülow; filmde Caine’nin canlandırdığı karakter gibi karısını öldürmüş ve hapse girmiştir.  Onun hayatını anlatan “Reversal of Fortune (1990)” filmindeki Bülow rolü ile Jeremy Irons da Oscar ödülü sahibi olmuştur.  Nereden nereye 😊
Ben sonsuza kadar devam edebilirim😊

Ama önce konu:

Konu:
Clifford Anderson ünlü bir tiyatro oyunu yazarıdır.  Anderson, “Cinayet Oyunu” isimli ünlü oyunun da yazarıdır.  Kariyerinin düşüşünde olan Anderson, varlıklı eşi Myra ile Batı Hampton’da gösterişli bir evde oturmaktadır. 


Bir gün başarısız geçen yeni oyununun sahnelenmesinin ardından evine döndüğünde karısına, seminerine katılan öğrencilerinden biri olan Anderson’ın kendisine “Deathtrap (Ölüm Tuzağı)” adlı bir oyun senaryosu gönderdiğini; ve onu inanılmaz heyecanlandırdığını anlatır.  Böyle bir senaryo ile yeniden yükselişe geçebileceğini söyler Myra’ya.  Anderson senaryoya iliştirdiği mektubunda sadece 2 kopya basabildiğini; ve birinin de kendinde olduğunu ve bu senaryodan kimseye de bahsetmediğini yazmıştır.  Bruhl açık açık onu öldürüp senaryosunu çalmanın onları inişten kurtaracağını söyler.  Myra bu fikir karşısında şok olur.  Bruhl onu bir şekilde ikna etmeye başarır ama Myra yine de iş birliğinden yana olduğunu söyler.  Hemen plan yapılır.  Anderson eve senaryoyu tartışmak için eve davet edilecek ve öldürülüp, senaryosuna el konulacaktır!  Fakat Anderson geldiğinde işler de hiç de planladıkları gibi gelişmez.  Üstelik bir de medyum olan komşuları Helga vardır! 



Bilgi ve yorumlar (SPOILER ALERT – Filmi izledikten sonra okumanızı öneririm!)
Film eğlenceli bir müzikle bir evin odasında birbirinden ilginç gülle, bıçak ve silahtan oluşan öldürücü aletlerin gösterimi ile başlar.  Birşeyin ters gideceğini ve bu aletlerin de kullanılacağına dair br fikir oluşur kafanızda.  


Bruhl elinde öğrencisinin (Clifford Anderson) yazdığı oyunla evine döndüğünde, ve bu senaryonun adeta ihtiyacı olan bir mucize olduğundan bahsettiğinde, karısı Myra ona oyun gerçekten de o kadar iyi mi diye sorar.  Bruhl ise; “O kadar mükemmel ki yönetmen bile asla karışamaz” der😊  Buradan o dönemlerde yönetmenlerin senaryo üzerindeki müdahelesine dair fikir edinebiliyoruz. (Bknz favori diyalog) Bruhl, elindekinin senaryonun kendinin olması için öğrencisini öldürebileceğini espri bir dille Myra’a işittirirken aslında yüz ifadesinden aklından gerçekten de bunu istediğini anlarız. 


Hatta silah koleksiyonun bir parçası olan gürzden de bahseder.  Myra tüm bu imalara gülerek karşılık verir ve eşine gence oyunun sahnelenmesinde destek olmasını ve karına da ortak olmasını önerir.  Bruhl ise bunun itibarını zedeleyeceğini söyler. Bruhl’un itibarı ise zaten ciddi bir şekilde iniştedir.  Zamanının en ünlü gerilim-polisiye oyun yazarı, artık eleştirmenler tarafından tiye alınmaktadır.  Gelirinin düştüğünden bahsedince, Myra bütün parasının onun da olduğunu söyler.  Buradan Myra’nın varlıklı bir kadın olduğunu anlarız.  Myra yeni komşuları Bayan Helga ten Dorp’la buluşacağını ve kadının mistik medyum güçleri olduğundan bahseder. Hatta kadın o kadar iyidir ki Avrupa polislerinin onunla çalıştığını anlatır kocasına.  

Helga’yı canlandıran İngiliz aktrist Irene Worth ise 3 Tony ödülüne sahip ünlü bir tiyatro oyuncusudur. 

Irene Worth

Bruhl’un bunları dinlediğinde yüzü düşünce, gerçekten de kafasında bir cinayet planladığını anlarsınız.  Zaten bir süre sonra karısına bunu gerçekten istediğini söyler.  Myra ciddi anlamda endişelenir.  Bruhl, genç Clifford Anderson’ı arayarak senaryosunu tartışmak üzere evine davet eder. Ondan original kopyayı da getirmesini ister.  Ve Anderson senaryosundan Bruhl hariç kimsenin de haberi olmadığını söyler.  Bruhl’ün de öğrenmek istediği de budur.  Böylelikle serüven başlar😊

Ve bommmmmmmmm!!! Clifford Anderson Superman mi??? 😊 Evet Anderson, Christopher Reeve’den başkası değildir.  O dönemin seyircisi kendisini Superman ile o kadar bağdaştırmıştır ki (hala da Hollywood’da Christpher Reeve gelmiş geçmiş en iyi Superman olarak kabul edilmektedir), bu rol ile karşılarına çıktığında seyirci oldukça şaşırır.  Reeve’i hafif uzamış saçları ve o dönemin moda kıyafetleri içinde gördüğünüzde adamın yakışıklılığı karşısında saygı duruşuna geçmemeniz imkansız.  

Eşini yanlış birşey yapmasından korkan Myra, direk konuya girer ve Anderson’a işbirliği önerir.  Anderson ise nazikçe reddeder ve 2.bir görüş olmadan ilerlemek istemediğini söyler.  Anderson çok düzgün ve temiz bir gence benzemektedir.  Kahretsin! Lütfen ters birşeyler yaşanmasın diye dua ederseniz😊 Salonda yaşanan sahne size bir tiyatro oyunu izliyormuşsunuz izlenimini yaratır.  İç çekimler New York Harlem’deki Pathé Studyosunda çekilirken, dış çekim Long Island’daki bir malikaneye aittir.  

Christopher Reeve


Üçlü arasında gelişen diyaloglar henüz bir şey yaşanmasa da yaşanacağını hissettirdiğinden gerilim yüklüdür.  Hele ki Anderson’ın bir şekilde kapana kıstırıldığını anladığında değişen atmosfer inanılmaz.  Aradaki sessizlikler de gerilimi arttırır.  Yönetmenin oyuncuların endişelerini tek tek yüzleri zoom’layarak vermesi çok zekicedir.  Bu arada bahsetmeyi unutmuşum; Myra’nın ciddi kalp rahatsızlığı vardır.  Ve bu gerilim onu oldukça da etkiler.



Ve maalesef olan olur…Hiç beklenmedik bir anda Bruhl kalın zinciri Anderson’ın boynuna dolar ve Myra’nın çığlıkları eşliğinde onu boğmaya başlar!  Sahne gerçekten çok etkileyici bir cinayet sahnesidir. Myra’nın akıştaki ani çığlıkları da size güldürür bu gerilim esnasında.  


Myra’yı canlandıran aktris Dyan Cannon yine bir cinayet temalı TV serisi ile yapmıştır (The Rise and Fall of Legs Diamond, 1960)  Gözü ünlü aktör Cary Grant’ten başkasını görmez.  Kendisinden 35 yaş büyük ünlü aktörle de evlenir hatta çiftin bir de kızları olur.  


Fakat bu evlilik uzun sürmez.  Boşanmasının ardından ilk büyük çıkışını ise başrollerini Natalie Wood ile paylaştığı Bob & Carol & Ted & Alice (1969) filmi ile yapar.  Yapımcı, yönetmen, yazar ve editor kimliği de olan aktristin bir de 1976’da Oscar’a aday olan kısa filmi vardır: Number One (1976)

Number One (1976)
Derken ünlü medyum Helga çifti ziyaret eder ve evde tehlike hissettiğini söyler. İki şeye dikkat etmelerini söyler; eline aldığı bıçağı bir kadın cinayet için kullanacaktır ve genç bir adamın onlara saldıracağını söyler.  Kafanız karışıverir.  Anderson ölmüştür; kim bu çifte saldıracaktır? 
Ve şaşırtan olaylar silsilesi başlar.  Anderson ve Bruhl’un Myra’ı öldürmek için bu planı yaptıkları ortaya çıkar.  Ben izlerken o kadar şaşırmıştım ki; çünkü Bruhl gerçekten karısına düşkün bir izlenim yaratır filmin başından beri.  Anderson’ın kanlar içinde bir anda belirdiği sahne de muhteşemdir.  İşin komik tarafı Bruhl hala keşke oyunum tutsaydı ve filme dönüştürseydik derdindedir.  Sanatçı egosunu burada görebiliyoruz😊 Ortada Deathtrap diye bir senaryo yoktur, bu tamamen Myra için uydurulmuştur. Veeee efsane sahne gelir! Bruhl ile Anderson’ın öpüştüğü sahne. Neeeeeeeeeeeeeee dersiniz bir de bunlar sevgili mi? 😊  

Christopher Reeve için bu rol sıradışı ve büyük risk taşıyan bir durumdur. Reeve bir Superman iken, şimdi bir gay rolü ile karşımıza çıkmıştır!!! Ve inanılmaz da başarılıdır.   
Komedi-gerilim filmimiz aslında gay öpüşme sahnesi ile zamanında adında oldukça söz ettirmiştir.  Caine ve Reeve öpüşme sahnelerinde o kadar gerilmişlerdi ki, bu sahnenin çekimi sırasında ikili bol mikarda alkol alır. Kendi deyimlerine göre o an ikiliye istediğinizi yaptırabilirsiniz😊 TV gösterimi için ise bu sahnenin bir alternatifi de çekilmiştir.  Alternatifte Reeve, Caine’e yaklaşarak yanağını okşar ve gözlerinin içine derince bakar.  Öpüşme sahnesi aslında oyunda yoktur.  Bu sahne tamamen ses getirmesi için yaratılmıştır.  Getirmiştir de😊 (500.000 Dolar bütçe ile çekilen film Box-Office’de 10 milyon Dolar hasılat getirmiştir)


Bruhl’ün yalandan ağlayıp polisi aradığı sahnede Caine muhteşem bir oyunculuk sergiler. 
Evet zaman geçer; Bruhl evini bir ofis gibi kullanmaya başlar ve Anderson’da asistanı olarak burada bir oyun senaryosu üzerinde çalışmaktadır.  Anderson özenle senaryosunu Bruhl’den saklar.  Bruhl bu durumdan kıllanır ve senaryonun peşine düşer. 

Bruhl’un bir keman konçertosu eşliğinde senaryonun olduğu çekmeceyi açmaya çalışması çok keyifli bir sahnedir.  Sonunda Bruhl senaryoyu gizlice eline geçirdiğinde dehşete düşer; çünkü senaryo tamamen Myra’nın cinayetini anlatmaktadır!  İkili arasında zaten başından beri var olan ama şimdi iyice gün yüzüne çıkan bir güven sorunu belirir.  Olayların akışı bir o kadar heyecanlı ve beklenmedik.  Özellikle filmin sonu çok ilginç bağlanıyor, eminim keyifle izleyeceksiniz😊


Yönetmen Sidney Lumet’e göre bu tonda bir film çekmek hata yapıldığında bir ölümdür.  Gerçekten de öyledir çünkü film içerisinde komedi, gizem ve gerilim barındıran bir melodram aslında.  Bu sentez öyle homojen olmalıdır ki; birinin dozajı arttırılığında film kimlik kaybına uğrayabilir.  Lumet’e göre komedi ile gizem arasında ince bir çizgi vardır ve zamanlaması çok hassasttır; öyle ki seyirci korktuğunda ilk reaksiyonu gülmektir!  Lumet’in bu ilk gizem ve polisiye filmi değildir; kendisi aynı zamanda “12 Angry Men (12 Kızgın Adam), 1957” ve “Orient Ekspresinde Cinayet, 1974” filmlerininden de yönetmenidir.  Filmde tiyatro sahnesinde gazete dağıtıcısı olarak karşımıza çıkan ufaklık da Lumet’in gerçek kızıdır. 

Çok sevdiğim Christopher Reeve’den bahsederek kapanışı yapmak istiyorum.  Çok acıdır ki Reeve’in hayat kapanışı çok acıklı olmuştur.  Attan düşüp boynunu kırmış; gencecik yaşında özel tekerlekli aracıyla yaşamını sürdürmeye çalışmıştır.  The Reeve Vakfını kurarak; bu rahatsızlıktan muzdarip kişilerin tedavisi ve tedavi araştırmaları için büyük yatırım kaynağı oluşturmuştur.  Reeve varlıklı ve kültürlü bir aileden gelmektedir.  Kendisi Cornell Üniversitesinin son sınıfında New York’taki ünlü Juilliard okuluna seçilen 2 öğrenciden biridir.  Seçilen diğer öğrenciyi Reeve gibi biz de çok çok severiz: Robin Williams!  Robin ile Reeve; Reeve’in hayatının sonuna kadar asla ayrılmayan bir ikili olur.  Reeve bir röportajında; kazadan sonra onu güldüren ve hayata tutunduran tek insanın Robin Williams olduğunu söyler.  En yakın dostu vefat ettiğinde, Robin Williams da dostunu asla unutmaz ve aldığı Oscar’ı ona ithaf eder:(
Reeve'in röportajını ilgili linkten izleyebilirsiniz: https://youtu.be/8cUqjHKE7LI 

Keyifli izlemeler dilerim!














Kaynaklar:
https://www.biography.com/people/christopher-reeve-9454130
www.imdb.com



Share this article :

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Film İzle - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger